Ustalara Saygı

 

El Yapımı Tablet Çikolatalarımızı, yağmur ormanlarında yetişen kakao çekirdeklerinden elde edilen çikolataları kullanarak yeniden tasarladık. Bu eşsiz ve katkısız lezzeti doğanın bize verdiği en özel tatlarla zenginleştirdik. Her birini bir sanat eseri gibi işledik özenle…ve dünyaca ünlü sanatçılardan ilham aldık. Çikolatanın içi kadar dışı da sanat koksun istedik. Bu sebeple, sizlerle buluşturduğumuz yepyeni tablet çikolatalarımıza “Sanatçıya Saygı Özel Serisi” adını verdik. İlham aldığımız sanatçılarımızı saygıyla anıyoruz.

Henri Julien Félix Rousseau (21 Mayıs 1844 – 2 Eylül 1910)

Naif veya primitif üslupta resimler yapan Fransız post-empresyonist ressam. Mesleği yüzünden Le Douanier (gümrük memuru) olarak da bilinir.Rousseau hayatı boyunca alaya alınmasına karşın, ölümünden sonra yüksek sanat değeri taşıyan resimler yapmış ve kendi kendini eğitmiş bir dâhi olarak kabul edilmiştir.

Hiçbir zaman Fransa’yı terk etmemiş veya bir vahşi orman görmemiş olmasına rağmen, en ünlü resimleri vahşi orman resimleridir. Sevenlerinin iddia ettiği gibi, askerdeyken Fransa-Meksika savaşına katılmış olduğu gerçek değildir. Resimli kitaplardan, botanik bahçelerden ve doldurulmuş vahşi hayvanlardan ilham almıştır. Fransa’nın Meksika işgalinden gelen askerlerle de ordudayken tanışmış ve onların karşılaştığı tropik hayat hikâyele0*rini dinlemiştir. Eleştirmen Arsène Alexandre’a sık sık gittiği Jardin des Plantes’ı (Bitki Bahçesi) şu şekilde anlatmıştır: “Seralara girip egzotik diyarların yabancı bitkilerini gördüğümde, sanki bir rüyaya girmiş gibi oluyorum.”
Egzotik manzaralarla beraber şehri ve banliyölerinin ufak topografik resimlerini de yapmıştır.

“Manzaralı portre” adını verdiği bir tür geliştirmiş olduğunu iddia etmiştir; bu resimlerde şehrin en sevdiği yer gibi bir yerin manzarasını çiziyor, sonra da manzaranın önüne birinin portresini yapıyordu.

Kaynak

 

Vincent Willem van Gogh (30 Mart 1853 – 29 Temmuz 1890


Hollandalı ard izlenimci ressam. Batı dünyası sanat tarihinin en tanınmış ve en etkili şahsiyetlerinden biridir. On yıldan biraz fazla bir süre içinde aralarında 860 yağlı boya tablonun da olduğu 2.100 kadar resim ve çizim çalışması üretti ve bunların çoğu yaşamının son iki yılında yapıldı. Bunların arasında manzaralar, natürmortlar, portreler ve otoportreler bulunmaktadır ve modern sanatın temelleri sayılan cür’etkâr renkler ile canlı, fevrî ve ifade dolu fırça darbeleriyle ayırt edilirler.

37 yaşında yıllardır süren psikolojik rahatsızlığı ve yoksulluğun ardından trajik bir biçimde kimilerine göre intihar, kimilerine göre bir cinayet sebebiyle silahla yaralandıktan birkaç gün sonra hayata veda etti.Üst orta sınıf bir aileye doğan van Gogh çocukken ciddi, sessiz ve saygılıydı ayrıca resim de yapmaktaydı. Gençliğinde sanat simsarı olarak çalıştı ancak Londra’ya gönderildikten sonra bunalıma girdi. Döndükten sonra Belçika’nın güneyinde Protestant misyoner olarak çalıştı. Sağlığı bozulup yalnızlık içinde yaşadıktan sonra ebeveynlerinin yanına döndü ve 1881 yılında resim yapmaya başladı. Küçük kardeşi Theo tarafından maddi olarak desteklendi ve ikisi yıllarca mektupla yazıştılar.

Çoğunlukla natürmortlar ve çalışan köylülerin tasvirlerinden oluşan ilk çalışmalarında daha sonraki eserlerinin ayırt edici niteliği olan canlı renkler görülmez. 1886 yılında taşındığı Paris’te, izlenimci hassasiyete karşı tepki gösteren ve aralarında Émile Bernard ile Paul Gauguin’in de bulunduğu avangart üyeleriyle tanıştı. Çalışmaları geliştikçe natürmortlara ve yerel manzaralara yeni bir yaklaşım getirdi.

Resimlerinde daha parlak renkler kullanmaya başladı ve daha sonra 1888’de Fransa’nın güneyinde kaldığı Arles’da ustalaşacağı kendine özgü bir üslûp geliştirdi. Bu dönemde zeytin ağaçları, selviler, buğday tarlaları ve ayçiçekleri de tuvallerine konu olmaya başladı.

Kaynak

 

Ohara Koson (9 Şubat 1877 – 1945)

Koson, shin-hanga hareketinin bir parçası olan 19. yüzyılın sonları ve 20. yüzyılın başlarında Japon ressam ve tahta baskı tasarımcısıydı. Ohara Koson, kachō-e tasarımlarının ustası olarak ünlüydü.

Kaynak

 

Ernst Heinrich Philipp August Haeckel, (d. 16 Şubat 1834 – ö. 9 Ağustos 1919)

Alman hekim, zoolog, filozof, ressam ve kâşif.
1862’de Jena Üniversitesi Zooloji Üniversitesi’nde “karşılaştırmalı anatomi ” profesörü olarak atandı. 1865’te aynı üniversitede kendisi için kurulan zooloji kürsüsünün başına geçti. Başlıca ilgi alanını evrim oluşturdu. Charles Darwin’in “evrim teorisi” ile ilgili kuramını geliştirdi. Yazıları ve konuşmaları ile Darwinizm’in Almanca konuşulan coğrafyada da tanınmasına büyük katkısı oldu. Hocası Rudolf Wirchow ve meslekdaşı Emil Heinrich Du Bois-Reymond’un aksine, Haeckel “evrim teorisi”nin müfredata alınmasını savundu.Organizmaların biyolojik gelişimi ve türlerin evrimsel gelişimi teorisini geliştirdi. Lamarck’ın görüşlerine yakın, Darwin’in görüşlerini benimsemiş bir âlimdi. Biyogenetiğin temel yasasını oluşturdu. “Şube” ve “ekoloji” terimlerini kullanan ilk bilim insanı olmuştur.

Kaynak

 

Géo takma adıyla da tanınan Henri-Jules-Jean Geoffroy (1 Mart 1853, Marennes – 15 Aralık 1924, Paris)

Özellikle çocuklarla yaptığı tür sahneleriyle tanınan Fransız bir ressam ve illüstratördü . Bazı kaynaklar onun adlarını ters sırada verir.
Babası Jean-Baptiste (1822-1895) bir terzi ve kostüm tasarımcısıydı. Annesi Rosalie, John Dickinson (1791-1830) adlı bir İngiliz ressamın en büyük kızıydı. Daha iki yaşındayken Paris’e taşındılar. 1871’de École des Beaux-Arts’ta eğitimine başladı ; aslen Léon Bonnat , ardından Eugène Levasseur (1822-1887) ve Adolphe Yvon’la. İlk sergisi 1874’te Salon’da açıldı , ardından 1883’te üyesi olduğu Salon des artistes français [ fr ] izledi . Uzun yıllar 1886’ya kadar Émile Bin’den ek dersler aldı .Bu yıllarda, aynı zamanda hevesli bir sanat koleksiyoncusu ve Pavillon de l’Arsenal sanat müzesinin yaratıcısı olan ahşap tüccarı Laurent-Louis Borniche’nin (1801-1883) himayesini aldı . Geoffroy’un kariyeri Exposition Universelle’de (1900) altın madalya ile zirveye ulaştı .1882’de Milli Eğitim Bakanlığı’ndan büyük bir komisyon aldı. Resimlere ek olarak, resimlerin sınıfta nasıl kullanılabileceği konusunda rehberlik etti. İki yıl sonra Halk Eğitimi Memuru seçildi. 1887’de Legion of Honor’da Şövalye seçildi . 1893’te, malzeme toplamak için Bretanya ve Cezayir’e geziler düzenleyen beş duvar resmi için başka bir komisyon alındı .Çocuk ressamı olmaya geldi çünkü kariyerinin başında Louis ve Julie Girard adlı iki öğretmenle özel okullarının üstünde bir apartman dairesi paylaştı. Yıllar sonra bir yatılı okul açtıklarında, oradaki çalışmaları için ilham aldı. Birçoğu Üçüncü Cumhuriyet döneminde sağlanan sosyal ilerlemeleri belgeliyor. Louis 1890’da öldüğünde, Julie’nin koruyucusu oldu.1876 civarında, onu gençlere yönelik kitapların illüstratörü olması için işe alan Pierre-Jules Hetzel ile tanıştı. 1880’den sonra illüstrasyonlarını “Géo” adıyla imzaladı. Louis Pasteur ile çalışan ve Pastörizasyon için hevesli bir kampanyacı olan Doktor Gaston Variot [ fr ] ile arkadaş oldu.1924’te açıklanmayan bir hastalıktan öldü ve kalan koleksiyonunu Julie Girard’a istedi. Girard ailesi hala atölyesini sürdürüyor.

Kaynak

 

Vasili Vasilyeviç Kandinski (4 Aralık 1866, Rusya – 13 Aralık 1944)

Ressam ve sanat kuramcısı. Teorileri ve uygulamalarıyla 20. yüzyılda etkin rol oynayan önemli bir kuramcı ve ressam olmuştur.

Avrupa’da soyut sanatın öncülüğünü yapmıştır.Kandinski 1866’da Moskova’da doğdu. 1886 yılında Moskova Üniversitesi’nde hukuk ve ekonomi okumaya başladı. Üç yıl sonra Vologda’ya düzenlenen etnografik bir geziye katıldı,ardından Rus Halk Sanatı üzerine bir makale yazdı.

Bu deneyimin Kandinski’yi ne kadar etkilediği, Song of Volga, Couple Riding, Colorful Life adlı ilk dönem resimlerinde rahatlıkla fark edilir. Bu resimler, kompozisyon koyu üzerine açık ve ışıklı formlar ile kurgulanmıştır. Sankt-Peterburg ve Paris’e seyahat eden Kandinski, 1896 senesinde hukuk alanındaki kariyerini terk edip ressam olmaya karar verdi. İyi Almanca bildiği için ve eski Rus milliyetçilerinin çoğunlukla yaşadığı Münih’e taşındı.

1900 ve 1908 yılları arasında Moskova Sanatçılar Birliği beraberinde sergiler düzenledi. Diğer yandan Münih sanat ortamına girdi ve sergilerde ismi görünmeye başladı. Yerel sanat okullarında çalışmalar yaptıktan sonra Phalanx sanatçılar grubunu kurdu.

Her yönden yetenekli bir sanatçıydı ve öncelerinde öğrencisi olduğu Phalanx grubunun daha sonra
öğretmeni oldu. Fransız filozof Charles Fourier’nin (1772–1837), yarattığı ütopik
toplumu için kullandığı bir kavram olan Phalanx kelimesi, 1901 yılında Kandinski ve arkadaşları tarafından, sanatçıların sergi açabilme olanaklarını genişletmeyi amaçlayan sanatçı grubuna verilmiş bir isim olarak sanat tarihindeki yerini aldı.

Oluşum, 1904 senesine kadar Münih sanat ortamında aktif olarak rol oynamıştır.10 yıl beraber yaşadığı Gabriele Münter o dönemde devlet okullarına kadınların alınmaması nedeniyle erkek ve kadınlara eşit davranılan Phalanx okuluna katılmıştı. Kandinski ile Phalanx’da tanıştı ve öğrencisi oldu. Bunu birliktelikleri ve yaşadıkları aşk izledi.

1904’te Kandinski ve Münter 4 yıl sürecek olan Venedik, Tunus, Hollanda, Fransa ve Rusya gezilerine başladılar. Gezileri boyunca Van Gogh, Gauguin ve Monet gibi empresyonisterin sanat yaklaşımları konusunda incelemelerde bulundular. 1908’de tekrar Münih’e dönerek yerleştiler.

Kandinski 1909 yıllarında ünlü emprovizasyonlarına başladı. 1911’de
Kandinski, Münter ve diğer arkadaşları ile Münih’teki geleneksel sanatçılar
derneğini ile bağlantılarını kopartarak Der Blaue Reiter (Mavi Binici) akımını oluşturdu. İki kısa yıldan sonra bu yeni grup Kandinski’nin önderliğinde Matisse, Picasso, Delauney ve Klee gibi zamanın önemli yaratıcılarını etrafında toplamıştı bile.

Der Blaue Reiter yeni dönem için müzik, tiyatro ve bilimsel alanları da kapsayarak soyut resim,
gerçekçilik akımları, primitive sanatlar ve çocuksu çizimler için adeta bir
yön gösterici işlevindeydi. Böylece Münih dünyada önemli bir sanat merkezi
haline geldi.Kandinski yaklaşımını 1912’de yayımlanan Sanatta Zihinsellik Üzerine adlı kitapta geliştirdi. Kandinski için sanat, manevi değerlerin betimlenmesidir.

Her sanat dalı dışsal yapısı itibarıyla birbirinden ayrılsa da buluştukları ortak nokta, insan ruhunu arıtıp, harekete geçirebilecek iç amaç için çaba vermeleridir.

1914’te savaş başladığında Kandinski Rusya’ya geri döndü, ve Nina Andrevskaya ile evlendi. Gabriele Münter Münih’te kaldı.1920 yılında, Sanatsal Kültür Enstitüsü adlı kurum için süprematizm,Vladimir Tatlin’in
(1885-1953) ‘Malzemelerin Kültürü’, konstrüktivizm ve kendi teorilerini içeren pedagojik bir program hazırlamak için görevlendirildi.

Bauhaus bünyesindeki öğretim kadrosuna dahil olacağı tarih olan 1922 senesine kadar bu çalışmanın yürürlüğe konmasını bekledi. 1921 yılında RAKHN’de (Rusya Estetik Akademisi) aktif olarak görev aldı. Bir sene sonra Almanya’ya gitti ve Nazilerin 1933 yılında kapatacağı Bauhaus Okulu’nda eğitmen olarak görev aldı.

1922’de Berlin’de gerçekleştirilen ilk Rus Sanat Sergisi, Erste Russische Kunstausstellung’a katıldı. 1924’te Feininger, Yavlenski ve Klee ile birlikte Mavi Dörtlü’yü (Blaue Vier) kurdular. 1933’te Hitler kapatana kadar Bauhaus’da hocalık yaptı.

1933’te Paris’e yerleşti. 1939’da Fransız vatandaşlığına geçti. Fransa’da pek çok önemli eser yaptı. Kandinski 1944’te Paris’te yaşamını yitirdi.

Kaynak